17 Ağustos Depreminde Meydana Gelen Olaylar
1999 Gölcük depreminden sonra ortalıkta bir sürü esrarengiz olaylar anlatılmakta. Ne kadar doğru bu söylenenler bilinmez ama hayret edilmeyecek türden de değil bu anlatılanlar...(Buradan 1999 Gölcük depreminde hayatını kaybeden insanlarımıza YÜCE MEVLAMDAN rahmet diliyorum.)OLAY-1=> O gece bayanın birisi doğum için eşiyle beraber bir taksiyle hastahaneye gidiyorlarmış.Taksi tam Eyüp şehitliğinden geçerken doğum sancıları tutan bayan kafasını sağa sola çevirmeye başlamış.İşte tam bu sırada bayanın gözü şehitliğe ilişmiş.Bayan gördüğü manzara karşısında dona kalmış.Bütün şehitler kabirlerinden kalkmış elleri semada dua ediyorlarmış.
Ben Buna İnaniyorum çünkü camiler allahın evidir ve şehitler asla ölmez.
OLAY-2=> Aynı saatlerde Eyüp Sultan Camisinin önünde taksicilik yapan bazı kişilerin anlattıklarıda insanı hayretler içerisinde bırakıyor.
-Taksinin içerisinde oturmuş müşteri bekliyordum.Gözüm birden Cami'nin duvarına ilişti.Duvarları nurdan varlıklar kaplamış tutuyorlardı.Mezarlıklarda yatanlar kalkmış hep beraber dua ediyorlardı.
OLAY-3=> Enkazdan 4 gün sonra çıkan bir çocuğa su ikram etmişler.Çocuk;
-Su ve yemek ihtiyacım yok.Yaşlı bir amca bana suda yemekte verdi.
OLAY-4=> Denizden çok büyük bir ateş topu yükselmiş.
OLAY-5=> O gece yıldızlar bir başkaymış.Çoğu insanın anlattığı - sanki elimi uzatsam yıldızları tutacak gibiymiş..
''Buraya kadar alıntıydı ve devamı bana ait
babam deprem olduğunda gölcükte askerdi ve o gece nöbeti varmış deprem olduğu sırada gökyüzünde büyük bir yeşil işik belirmiş'' ALINTIDIR
Deprem Öncesinde, Sırasında veya Sonrasında Hayvanlarda Gözlenen Gariplikler:
Öncesinde
Depremden az önce horozlar uzun uzun ve acı acı öttüler; kazlar ve ördekler sürekli olarak bağırdılar; kanaryalar ve muhabbet kuşları depremden önce tuhaf bir sessizlik içine girdiler ve daha sonra şiddetli biçimde kanatlarını çırptılar (hayvanların depremleri hissetme yeteneği üzerine öne sürülen bazı ilginç fikirler vardır; hayvanların altıncı duyuları (paranormal) kuvvetlidir; hayvanların kinetik algılama düzeyi (en ufak yani mikro-sarsıntıları hissetme) çok gelişmiştir; hayvanlar, depremden önce bulundukları yerde meydana gelebilecek en alt düzeydeki elektriksel değişimleri anlama yeteneğine sahiptir; hayvanlar, insanların duyamayacağı kadar düşük frekanstaki sesleri hissedebilme yeteneğine sahiptir).
Bazı tanıkların ifadelerine göre depremden hemen önce papağanlar acı acı ötüp, bağırdılar; köpekler huzursuzluk belirtisi gösteren tuhaf davranışlarda bulundular, hüzünlü ve sürekli bir şekilde havlayıp durdular; depremden yaklaşık iki dakika kadar önce, bir köpek evinde kafes içerisinde bulunan köpekler ise rahatsızlık belirtileri gösterdiler ve sürekli havlaştılar.
Son derece sakin tavırlı bir hayvan olarak bilinen evcil bir muhabbet kuşu, depremden bir saat kadar önce çılgınlar gibi ötmeye başladı.
Depremden önce İstanbul yakınlarında bulunan Bayramoğlu Kuş Cenneti'ndeki bazı tür kuşlar rahatsızlık belirtileri gösterip sürekli ötüştüler.
Bolu'nun Gölyaka yöresindeki özel bir devekuşu yetiştirme çiftliğinde bulunan hayvanlar depremden az önce bulundukları kafeste huzursuzluk belirtileri gösteren bazı davranışlar yaparak, öttüler ve gürültü çıkardılar; kimi devekuşları ise bulundukları kümesin tellerine saldırdılar; hatta kendilerini yaralama pahasına buradan bir delik açtılar ve depremden hemen önce de dışarıya kaçmayı başardılar.
İstanbul Boğaziçi Hayvanat Bahçesi'nde bulunan timsahlar depremden önce huzursuzluk ifade eden bazı tuhaf davranışlarda bulundular.
Depremden az önce, balıkçılar ağlarını çektiklerinde çok sayıda balık yakaladıklarını ve bu balıkların da çoğunun ölü olduğunu gördüler.
Depremden yaklaşık iki gün önce Gölcük kıyılarına midye, balık ve deniz anası ölüsü vurduğunda bunun gerçek nedenini hiç kimse anlayamamıştı.
Evcil Hamster türü bazı fareler, depremden az bir zaman önce kendilerini kafeslere çarparak öldürdüler; sağ kalanlar ise bazı tuhaf davranışlar göstermeyi sürdürdüler.
29/09/1999 tarihindeki artçı şoktan iki gün önce İstanbul Ataköy Marinası'na çok sayıda ölü kefal balığı kıyıya vurdu (kimileri genellikle kefal türü balıkların deniz kirliliğine dayanıklı olduğunu ve salt bu nedenle ölmüş olmalarının mümkün olmadığını iddia ettiler).
29/09/1999'daki artçı şoktan bir gün önce, yine İstanbul'daki Ataköy Marinası'na çok sayıda, hatta binlerce ölü gümüş balığı kıyıya vurdu (bazıları gümüş balığının deniz kirliliğine dayanıklı türlerden olmadığını ve bundan dolayı da, belki de denizdeki kirliliğin buna yol açabileceğini ileri sürdüler).
Sırasında
Bazı balıkçıların ifadelerine göre, deprem sırasında İstanbul kıyılarına vuran büyükçe bir dalga kıyıya çok sayıda balık boşalttı.
Deprem sırasında, bir balıkçı o ana kadar teknesinde hiç olmayacak kadar çoklukta, yani yüzlerce farenin sanki tahta aralarından fışkırdığını gördüğünü iddia etti (belki de, deprem yüzünden balıkçının algılarında bazı yanılsamalar olmuştur ya da balıkçı o ana kadar zaten çok sayıda olan fare popülasyonunu hiç farketmedi ama depremden huzursuz olan fareler bir anda ortaya çıktılar).
Sonrasında
Marmara Depreminden hemen sonra denizde yeni bazı balık türleri bile görüldü (deniz suyunda meydana gelmiş bazı olumlu gelişmeler -yani, yeni ve temiz su girişi gibi- bazı değişik hayvan türlerinin bu bölge göç etmesine yol açabilir pekala).
Depremden sonra Marmara Denizi'nde o ana kadar hiç bilinmeyen bir tür deniz anası görüldü ve özellikle Şile civarında bu türden çok sayıda deniz anası ölüsüne rastlandı.
İstanbul Boğaziçi Hayvanat Bahçesi'nde bulunan timsahlar Marmara depremi izleyen 2-3 hafta boyunca kesinlikle yemek yemeyip, bu konudaki ısrarlı girişimleri dahi boşa çıkarmışlar ve önlerine konan yemekleri reddetmişlerdi.
Deprem Öncesinde, Sırasında veya Sonrasında Denizlerde Gözlenen Gariplikler:
Öncesinde
İzmit'te yaşayanlar, depremden sadece bir haftada önce denizde birtakım garip dalgaların oluştuğunu gördüler (Barka, 1999).
Balıkçılar depremden çok kısa bir süre önce Marmara Denizi'nin dibinin adeta kırmızıya boyandığına tanık oldular.
Sırasında
Kıyıda bulunan bazı tanıklara göre, deprem sırasında deniz adeta sanki ikiye yarıldı ve arada bir boşluk meydana geldi; daha sonra ise bu boşluk gerisin geri kendini tekrar doldurmaya başladı ve dev tsunami dalgalarının Gölcük kıyılarına saldırmasına neden oldu. Kimine göre, bu dev deniz dalgalarının boyu 2.6 ila 2.9 metre arasındaydı; kimilerine göre 5-6 metre boyundaydı; kimi A.B.D.'li bilim adamlarına göre ise, bu tsunami dalgalarının yüksekliği en az 15 ila 16 metre arasında olmalıydı, çünkü bu devasa deniz dalgaları tam 70 metre boyunda ve en az 200 ton ağırlıktaki bir deniz mavnasını, bulunduğu yerden söktükten sonra yakındaki iskeleye çarptırmış ve tam 100 metre ötedeki çimenlik alana atmayı başarmıştır. Görgü tanıkları bu olayın, yani dev tsunami dalgalarının en az iki kere kıyıda vurduğunu iddia etmektedirler. O sırada, deniz kıyısının yakınlarında bulunan diğer tanıklarsa, gelen bu dev dalgaların 7-8 katlı yüksek binaları bir an için yuttuğunu gördüler.
Dev tsunamiler, deprem sırasında balık avlamak için denizde bulunan 10-15 balıkçı teknesini savururak batırdı ya da devrilmesine neden oldu.
Depremden sırasında ortaya çıkan tsunami dalgaları ya da deprem dalgaları o kadar kuvvetliydi ki, bu olay teknelerin halatlarını koparmış ve hepsinin de denize sürüklenmesine neden olmuştu ve depremden sonra İzmit Körfezi'nde başı boş bir şekilde seyreden 35-40 sahipsiz tekne denizden toplandı.
Deprem sırasında, Marmara Denizi'nde avlanan balıkçıların ağlarına volkanik benzeri ya da erimiş magmayı andıran siyahımsı kütleler takıldı; hatta bazı iddialara göre, bunlar da denizde 400 metre ila 600 metre derinlikte bulunan balıkçı ağlarının adeta yanarak delinmesine neden oldular.
Deprem sırasında, bazı balıkçılar adeta denizin içinden gelen gizemli bir kuvvetin balıkçı ağlarını güçlü bir şekilde çektiğini iddia ettiler (belki de bunu yapan tsunami dalgaları değil, aksine deprem dalgalarının tekneleri itmesi idi, yani ağlar yerinde dururken tekneler itilmişti).
Deprem sırasında, Marmara Denizinde avlanan balıkçılar, kırmızı bir ateş topunu denizin üstünde giderken gördüler (özellikle Gölcük ve Yalova-Çınarcık'taki Esenköy Limanı açıklarında gözlendi; bazı bilim adamları, bu ateş topunun denizin içinde bulunan ve zelzele nedeni ile yırtılan tektonik kütlenin en son noktasında patlayan bir enerji kütlesi olduğunu ve bunun da denizin içinden geçerek yüzeye çıktığını öne sürmektedirler; Deprem Işıkları mı, IFOlar mı, Uçandaireler mi?).
Sonrasında
Depremden sonra Marmara Denizi berraklaştı, temizlendi (deprem nedeniyle deniz altındaki yarıkların arasından körfeze yeni, taze ve berrak su girişi olmuş olabilir).
Depremden sonra, Gölcük kıyılarında, karaya çok yakın olup da tam denizin içinde bulunan bir yerde sıcak su kaynağı oluştu.
27/08/1999 tarihindeki artçı şok sırasında, İzmit-Değirmendere civarında iki tiyatro sanatçısı mavimsi bir ışık topunun denizin içinden çıkarak gökyüzüne doğru yükseldiğini ve daha sonra ise bu cismin ortadan kaybolduğuna tanık oldular (Deprem Işıkları mı, IFOlar mı, Uçandaireler mi?).
Depremden günler sonra, Yalova-Çınarcık'taki, Esenköy açıklarında, Sedef Adası'nın hemen arkasındaki denizden gökyüzüne doğru toplam 3 adet ışık kolonu yükseldi ve yine aynı bölgede yaklaşık olarak 40 dakika boyunca nedensiz yere şimşekler çaktı ve bu olay bölgedeki balıkçılar tarafından gözlendi (Deprem Işıkları mı, IFOlar mı, Uçandaireler mi?).
Deprem Öncesinde, Sırasında veya Sonrasında Gözlenen Diğer Gariplikler:
Öncesinde
Kimi tanıklar depremden hemen önce nedensiz yere kuvvetli bir rüzgarın estiğini iddia ettiler.
Depremden önceki günlerde Gölcük Askeri Donanma Üssü civarında yer yer açıklanamayan yarıklar oluştu.
Depremden birkaç hafta önce, İstanbul civarında bir yerde, yerin derinliklerinden yukarı doğru bir sıcak sızıntısı olduğu gözlendi; hatta, bu tuhaf su depremin olduğu günlerde yaklaşık 2-3 gün boyunca gürül gürül aktıktan sonra yine eski haline dönerek yavaşça akmaya devam etti.
Bazı görgü tanıkları, Marmara'daki depremden az önce yeraltından gelen çok korkunç bir uğultuyu hissettiklerini iddia ettiler (özellikle Kocaeli ve Adapazarı civarında duyuldu).
Depremzede bir tanığın ifadesine göre, depremden sadece saniyeler önce adeta yerin altından gelen korkunç patlama sesleri duyuldu ve bu arada odanın içi sanki gün ışığı varmış gibi aydınlandı (Deprem Işığı mı?), sonra da bina tümüyle çöktü.
Marmara Depremi'nden önce, İzmir-Balçova'daki Jeotermal Tesisleri'nin bulunduğu bölgenin altından bazı garip patlama sesleri işitildi.
29/09/1999 tarihindeki İstanbul'daki artçı şoktan hemen önce, yani sadece saniyeler öncesi korkunç bir uğuldama sesi duyuldu.
Depremden yaklaşık bir hafta kadar önce (11/08/1999) olan güneş tutulmasının Marmara depremine yol açmış olabileceği iddia edildi (her ne kadar bilimsel açıdan herhangi bir kanıtı olmasa da üzerinde düşünülmeye değer olabilir; çünkü güneşin, ayın ve dünyanın aynı çizgiye gelmesi belki de yer kabuğu üzerinde müthiş bir çekim etkisi yaratmış ve depremlere yol açmış olabilir pekala).
Marmara Depreminden yaklaşık 2-3 hafta kadar önce güneşte de korkunç depremlerin olduğu söylenmişti; belki bunun da yeryüzündeki depremlerle ilişkili olabileceği düşünülebilir.
Birçok tanık, depremin olacağı gece gökyüzünün adeta çok daha berrak ve yıldızların da sanki çok daha büyük olarak gözlendiğini ifade etti (eğer, bu done depremin insanlar üzerinde yarattığı psikolojik ve algısal etkiler değil ise o zaman mutlak surette gökyüzünün kırılma indisini değiştiren bir şeyler olmalıdır; yani, yerden göğe doğru yükselen bir tür gaz çıkışı mı, deprem nedeniyle yayılan elektro-manyetik dalgalar mı, zelzelenin etkisiyle etrafa yayılan sıcaklık dalgaları mı bu olayı yaratmıştır yoksa, deprem sırasında elektriklerin kesilmiş olması yüzünden gökyüzündeki yıldızların daha net algılanması olayını -çünkü şehir ışıklarının o perdeleyici etkisi silinmiştir- bazı tanıklar abartarak genelleme mi yapmışlardır?).
Depremden önce, deprem sırasında ya da depremden sonra, özellikle depremin etkilemiş olduğu yerlerde sık sık UFO benzeri ışıklı cisimlerin gözlemleri yapıldı, hatta bunların fotoğraf ve videoları bile çekildi (Deprem Işıkları mı, IFOlar mı, Uçandaireler mi?).
Sırasında
Deprem sırasında Sakarya'nın Adatepe Köyü civarından geçen fay hattında oluşan yarıkların arasından, garip bir şekilde, değişik özelliklere sahip bir tür kum yukarı doğru fışkırdı (belli ki şiddetli yer hareketleri, arzın derinliklerinde bulunan bazı değişik özelliklere sahip toprakları da yüzeye çıkarıyordu).
Kimileri ise, deprem sırasında veya deprem sonrasında denizaltı volkanlarının faaliyete geçtiğini söyledi (bazı uzmanlar ise Marmara Denizi'nin altında herhangi bir denizaltı volkanının olamayacağını iddia ettiler).
Deprem sırasında ve hatta deprem sonrasında da gökyüzü açıklanamayan biçimde aydınlandı (Deprem Işıkları mı, IFOlar mı, Uçandaireler mi yoksa deprem nedeniyle oluşan toz kitlesinin yarattığı algısal yanılsamalar mı?).
Marmara Depremi, Ankara'da da hissedildi ve tam bu sırada Ankara-Çayyolu civarında ışıklı bir cisim gözlendi (Deprem Işıkları mı, IFOlar mı, Uçandaireler mi?).
Sonrasında
Depremden sonra Türkiye, Yunanistan'a 4 metre kadar yaklaştı.
Depremden sonra yerin 18-25 kilometre derinliğinde, yaklaşık 150-200 kilometre boyunda, 50-80 kilometre derinliğinde ve 2.5-5 kilometre çapında devasa bir kırık oluştu (sürekli meydana gelen artçılar nedeniyle bu rakamlarda değişiklikler olabilir).
Kimi uzmanlara göre, Marmara'da meydana gelen depremden sonra oldukça ilginç, beklenmedik ve nadir bir olay gerçekleşti; çünkü yer katmanları depremin etkisiyle iç içe geçti.
Depremden sonra İzmit-Kandıra'dan deniz çekilirken, bunun tam aksine İzmit-Değirmendere'de de deniz seviyesi arttı.
Marmara Depreminden bir hafta sonra ama artçı Haymana depreminden ise yalnızca bir gün önce, Ankara'nın Polatlı ilçesi ve civarında, o ana kadar görülmemiş şiddetli bir fırtına yaşandı; Polatlı'nın bir köyündeki bir kız çocuğu fırtınadan korktuğu için hayatını kaybetti, bazı ağaçlar kökünden söküldü, mevsimlik işçilerin çadırları havaya uçtu ve Ankara-Eskişehir Karayolu yakınında bulunan karpuz sergisindeki tüm kavun ve karpuzlar en az 200 ila 300 metre sürüklenerek adeta karayolunu trafiğe kapattı (literatürde, bazen deprem öncesinde ya da deprem sonrasında, deprem bölgesi civarında o ana kadar hiç olmamış şiddette ve büyüklükteki fırtınaların görüldüğüne ilişkin verilere rastlanmaktadır).
Deprem bölgesinde, tam da deprem felaketinden bir hafta sonra (25/08/1999) büyük bir sel felaketi yaşandı (literatürde yer alan, deprem sonrası kötü hava veya fırtına olayları belirtisi mi?).
13/09/1999'daki artçı depremden sonra, İzmir-Balçova'daki Jeotermal Tesisleri'nin altından gelen bazı garip sesler duyuldu.